Sil Baştan ve Kayboluş romanlarından sonra Zaman Çarkı'da Türkçe'ye çevrildi. Bu üç kitabın ortak yani fantastik kurgular üzerine kurulmuş olması.
Bu kitabın fantastik kurgusu ise 'ölümsüzlük'...
Yaşlanmadan yıllarca yaşamak kuşkusuz herkesin isteyeceği bir şeydir. Zaten daha uzun yaşamak için spor yapan, az yiyen daha doğrusu öğünlerini az tutup yediklerine dikkat eden milyonlarca insan var. Peki yüzyıllarca yaşamak gerçekten güzel sonuçlar doğurur mu?.
Kısacık hayatımızda bile ölümlerle ve acılarla yüz yüze kalırken bu olayların uzun vadede sonuçlarının iyi şeyler katabileceği ise düşündürücü.
Kitap 17,yy Fransa'sında doğan Christine Fronçoise (Elise) 'nin doğmasıyla başlıyor. Ve 20,yy Amerikası ile bağlantılı olarak iki bölümle devam ediyor.
Christine çocukluğunda hiç bir salgına yakalanmaz ve hastalanmaz. Zamanı gelince evlenir ama yıllar geçtikçe kocasından genç görünür ve yıllar sonra kocası öldüğünde ise o hala 20'li yaşlarında gözükür. Bunun nedenini anlamak ister ama hiç bir çözüm bulamaz. Yüzyıllarca yaşar savaşlara, isyanlara, gelişmelere şahit olur. Bu arada aşık olduğu, sevdiği insanlar ya ölür ya da onları kendinden uzak tutmak için sürekli yer değiştirir.
1980' ler de Christine artık Elise ismini kullanır ve sonunda sevdiği adam Patrick'e yaşlanmadığını söyler. Ve bunu araştırmaya başlarlar.
Peki ölümsüzlüğün gerçekten var olduğunu düşünürsek hem de bir hap kadar küçük bir şeyin içinde. O zaman çıkacak savaşları, katliamları hayal dahi edemiyorum. Ölümsüzlüğü elinde bulunduran taraf her zaman güçlü olacak. Ama geride kalan insanların yaşamı ne olacak?
Kitabın sonunda Elise 'nin ölümsüzlüğü ele geçirildi mi ? Diye merak ediyorsanız mutlaka okuyun derim. Ayrıca bu kitap bir insan yaşamının nelerle dönüp durduğuna dair çok iyi bir hatırlatma yaparak anlatmış..
Keyifli okumalar...
0 yorum:
Yorum Gönder